12 Ekim 2012 Cuma

Homofobi, bir toplumsal ruhsal problemdir


Eşcinsellik sonradan kazanılmaz çünkü doğuştandır. İnsan eşitliğine ve adalet kavramına dayanarak eşcinsellerin toplumda zor durumda bırakılması, suçlanması, şiddete maruz kalması en büyük yanlışlık olgusudur. Türkçeye eşcinsel korkusu olarak çevrilebilecek homofobi, en genel anlamıyla eşcinselliğe ve eşcinsellere karşı duyulan korku ve nefret olarak tanımlanıyor. Bu tavrı geliştirenlere homofob, davranış biçimine ise homofobik deniyor. “Homofobi” kavramı ilk kez 1972 yılında G. Weinberg tarafından “homoseksüel bireylerin mantıksız ve şiddet, ayrımcılık ve mahrumiyet yaratacak şekilde suçlanmasıdır” anlamında kullanılmıştır. Bazıları için bu kavram insanların cinsel kimlikleri nedeni ile yaşadığı baskının genişliğini anlatmaya yetmemektedir. Psikolojide fobi genelde mantıklı temeli olmayan bir korkuyu anlatır.

Homofobi ise mantıksız bir korku olmaktan öte şiddet ve suistimale yol açan bir önyargıdır. Alternatif kelimeler olarak gay ve/veya lezbiyen nefreti, cinsel oryantalizm (ırkçılık ve seksizm) ve heteroseksizm kullanılabilir. Blumenfeld 1992′de heteroseksizm’i şöyle tanımlamıştır; “hem heteroseksüelliğin tek kabul edilebilir cinsel yönelim olduğu inancı, hem de kendi cinsine sevgi ve cinsel arzu duyan kişilerden korkma ve nefret etme” olarak tanımlanmıştır. Heteroseksizm önyargı, ayrımcılık, taciz ve şiddete yol açar. Korku ve nefret ile beslenir.

Heteroseksizm hem kültürel olarak heteroseksüelliğin öne çıkarılmasını hem de homofobi olarak nitelendiren korkuları içerir. Homofobi tanımının daha sık kullanılması medya ve gruplarca büyük ölçüde benimsenmiş olmasıdır. Dünya Sağlık Örgütü, Türkiye Psikiyatri Derneği, CETAD, Amerikan Psikiyatri Birliği, Amerikan Psikoanaliz Birliği v.b. eşcinselliğin hastalık olmadığı konusunda hemfikir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder